29 Temmuz 2008 Salı

Kehanet ve Astroloji

Kehanet yeteneği ile astroloji birbirinden son derece farklı şeylerdir. Astroloji kehanette kullanılan araçlardan sadece biridir. Ve kutsal kaynaklara göre, astroloji eski kültürlerde (Şamanizm dahil), bilge diye nitelendirdiğimiz kişilerin üst plana dair önsezileriyle birleşerek bir yere ulaşırdı.

Kehanet yeteneği herkeste bulunmaz, hatta Edgar Cayce 'den sonra da bu konuda dünyada kimse yok diye biliyorum. Bu yetenek ilahi birşeydir, herkesin isteyerek, zorlayarak alabileceği birşey değildir. Kendi ruhsal tekamülünü ilerletmeden, dünyasal konulardan sıyrılmadan ve bilgelik yolunda bir hayli ilerlemeden, kehanet yapmak olacak bir iş değildir. Hatta bunu para için yapmak, tamamen bu tarz işlere ters birşeydir. Günümüzde kehanette bulunan, fal bakan birçok insan mevcut. Ama tüm eski kutsal kaynaklarda, hocalar insanları uyarır. Bu özellikler zamanla gelir, zorlayarak açılmaz. Çünkü zamanından önce gelen şeyler zarar getirir. Altıncı His filminde de söylendiği gibi: "Her yetenek hediye değildir." ve sorumluluk ile bilgi gerektirir. Bu nedenle bahse konu insanlar kehanette bulunurken normalde temasa geçilen üst iyi planlar yerine, alt kötü planlarla irtibata geçerler. Ve böylece bizim alt varlıklar dediğimiz cin, ins vb. tarafından insanlar kolaylıkla kandırılırlar. Çünkü bu varlıklar kandırmayı çok severler ve böylece ruh sağlığını yitirmeye kadar bu iş sürer gider. Ruhsal tekamülü yeterince ilerlememiş birinin, yüksek planlara dair sinyalleri hem alması hem de alsa bile yorumlayabilmesi imkansızdır. Çok çok çok özel kişiler dışında kehanet yeteneği kimselere verilmemiştir. Ve bildiğim kadarıyla bu yeteneğe sahip olanların da, bu konuların Yaratıcı ile verilen kişi arasında bir sır olarak kalması gerektiğini okumuştum.

Astroloji kadim zamanlarda bilim dalıydı ve o zaman ancak önemli insanlığın tümü için gerekli şeylerde kullanılırdı. Şu an nefs dediğimiz şeylere alet olmuş durumda. Yani "ne zaman evleneceğim, çocuğum olacak mı" vb. gibi bencil şeyler ve kişisel amaçlar için kullanılıyor. Fakat bu konuda astroloji yardımcı olamaz ve pek de bilemez. Bilmesi de pek mümkün değildir. Çünkü gelecek belirli değildir. Sadece bizim önceden oluşturduğumuz enerjilerle, bazı olaylar bizi bekler. Ama hergün yaşadıkça yaptığımız yeni hareketlerle bu sürekli değişir, etkiler azalır veya çoğalır, yaşanacak acı veya tatlı olaylar yoğunlaşır veya etkisi azalır. Ve gelecekte ne olacağını bilmek, insana yarar yerine zarar getirir. Çünkü o zaman hayatın ne anlamı kalır ki? Yaratıcı insanlara özgür irade vermiştir. Eğer isteseydi zaten herşey herkese apaçık olurdu. Ama insan özgür iradesiyle herşeyi değiştirebilir.

Gezegenlerin hareketleri ve bize etkilerine gelince, bunları yorumlamak da eski kültürlerde bilge kahinlerin sahip olduğu bir yetenekti ve bunu ancak insanlık yararına kullanırlardı. Ama oturup bir tek insanın hayatını bu bilimle sorgulamaya çalışmak bence evrensel bazı şeyleri kendimize yontmamız gibi birşey haline geliyor. Elbette sonuçta evren yasaları mikrokozmos-makrokozmos eşitliği nedeniyle bizler için de geçerli. Kendi yanlışlarını görüp, bilip düzeltemeyen ve herşeye rağmen bunlara devam eden bir insana evren nasıl yardım etsin? Önce insan kendini tanıma ve düzenleme konusunda adımlar atmalı ki, evren ve doğa da ona karşılık versin.

Yüzüklerin Efendisi filminde Gandalf'ın yüzüğü taşımak istememesi, konumuza harika bir örnektir. Gandalf bir bilge olmasına rağmen taşımamıştı çünkü henüz hala aşamadığı korkuları vardı. Ancak son korkusuyla yüzleşene kadar ve Anka kuşu gibi kendi küllerinden yeniden doğana kadar da Gri Bilge olarak kaldı. Gandalf yüzüğü taşımak istemedi çünkü henüz yolda ilerliyordu ve yüzüğün gücü ellerinde olduğunda hala yoldan çıkabilirdi. Yüzüğü Frodo taşıdı, çünkü Frodo'nun yüreği oldukça saftı ve de bir bilgenin sahip olduğu maji güçlerine sahip değildi. Ama eğer yüzük Gandalf'ta olsaydı ve Gandalf'ın gücü ile yüzüğün gücü birleşseydi ve Gandalf'ın bir şekilde aklı çelinseydi, o zaman orta dünya tam bir felakete sürüklenecekti. Ki şimdi mesela sizin elinizde bir güç olsa, sayısal loto sunuçlarını önceden bilmek için kullanmayacağınıza ne kadar eminsiniz? Hiç eminim demeyin çünkü birşey sınanana kadar ancak sözden ibarettir.

Bundan başka, gezegenlere bakarak yorum yapmayı fiziksel olarak algılamamak lazım. Çünkü yer-gök-uzay-evren ilişkisi sembolik bazı sırlar içerir. Platon'un idealar dünyasında olduğu gibi, hepsinin göksel bambaşka anlamları vardır. Mısırlılar piramitleri bile yıldızların o anki gökyüzündeki konumuna göre inşa etmişler. Mısırlılarda gök bilim önemliydi, çünkü eski Mısır’ın en korktuğu şey, gök ile sembolik bağı kopartmaktı. Sembolik dedim çünkü bu Yaratıcı ile ve göksel planlarla bağ idi. Yapılan tapınaklar, tapınaklar arası yollar bile belirli yıldız dizilimlerine göre yapılmıştır. Onların yıldızlarla ve gezegenlerle ilgilenmesinin sebebi daha sembolik bir konuydu. Keops, Kefren ve Mikerinos da bazı yıldızlar mesnet alınarak yapılmıştır ve yıldızların konumunda geriye doğru gidildiğinde, sözkonusu yıldızların sadece milattan önce 10.300 yılında o dizilimde olduğunu saptanması ile, bilinen insanlık tarihinin aslında çok çok daha eski olduğu konusu ortaya çıkmıştır ki, ben o konuya şimdi burada hiç girmeyeceğim, o bambaşka bir yazının konusu.

Gelelim kehanet ile ilgili birkaç örneğe. Bir zamanlar Roma'nın başındaki Marcus Aurelius aynı zamanda çok iyi bir filozoftu, günümüzde de kitapçılarda hala kitapları da vardır. Ölmeden bir süre önce bir rüya görür, rüyasında iki kartalın biri batıya biri doğuya gider. Ve kendisinin ölümünden sonra Roma'nın bölüneceği kehanetinde bulunur ve gerçekleşir. Onların yetenekleri ve mertebeleri çok farklıydı. Şu an ne bunu yorumlayabilecek ne de kendisine böyle bir imkan sunulabilecek bir insan yaşıyor dünyada...Ve insanlarla ilgili çok büyük işler yapmış, hayatını bu işe adamış bu insanların da, bu yeteneklerini ben evlenecek miyim şeklinde şeylerle harcadıklarını hiç sanmıyorum. Zaten harcasalardı, ellerinden bu yetenek Tanrı tarafından alınırdı ... Nitekim Atlantis kıtasının batış sebeplerinden biri olarak da bunu göstermişlerdir.

Astroloji ve yıldız dizilimlerinin insanın doğum esnasındaki karakterine elbette etkisi vardır ama bu karakter, insan büyükdükçe ve çevre etkileri aldıkça değişir. Sadece belirgin bazı özellikler sabit kalabilir. Bu nedenle de günlük fallara, yorumlara bakarak hiç vaktinizi boşuna harcamayın derim. Onun yerine alın elinize birkaç gelişim kitabı, önce kendi hatalarınızı düzeltin. Bir hayaliniz varsa, oturun projelendirin ve harekete geçin. Hiçbirşey imkansız değildir ve hiçbir şey için de geç değildir. Önemli olan şey, onu ne kadar istediğiniz ve bu konuda hangi zamanda hangi adımları attığınızdır sadece...Ve elbette hiçkimsenin zararına olmaması şartıyla. Ancak o zaman hayalini kurduğunuz şeylere ulaşabilirsiniz...

Not: Yararlı olabilecek bir Ingilizce kaynağı ekliyorum. Parapsikolojik güçleri bilgisiz ve zamansız bir şekilde açmaya çalışmanın ve kullanmanın zararları için, Annie Besant ve C.W.Leadbeater'ın yorumlamış olduğu "Sessizliğin Sesi" kadim metninde, "Chapter 2 - The Higher and the Lower Powers, sayfa 25" e bakınız: http://sessizligin-sesi.blogspot.com/

Yazan: Arzu Kaner

6 yorum:

Official Editor dedi ki...

astroloji üzerine okuduğum en iyi yazıydı :)

peki birşey sorsam? böyle , fal bakabilme gibi güzel bir özelliğinde var mı :)

Adsız dedi ki...

Arzucum Çok lezzetli bir yazıydı gerçekten! Son paragraflarıda kendime aldım(anladın sen)

Çok akıcı yazmışsın, İnsanlar kendi hedefleriyle ilgilenmekyi bırakıp; "Şansımıza ne çıkacak bakalım" diyorlar ve zaman akıp gidiyor canım.

Arzu dedi ki...

@tnrzclk: canim anlasilabilecegi gibi fala inanmam :-) Herkesin kendi sansini kendinin yaratacagina inaniyorum.

@zehirliorumcek: tesekkurler, dogru yeri almissinbu arada :-)

Fasulye dedi ki...

Merhaba gerçekten çok keyifli ve akıcı bir yazıydı, kehanet yeteneği olan insanlar var hala çevremizde ancak bunu kendilerine saklamayı tercih ediyorlar ve çok da iyi ediyorlar. Bu işi pazarlamaya dökenlere ise bende karşıyım hatta bunların kendi içlerinde ruhsal sıkıntılar yaşadıkalrına da şahit oldum. altıncı his filmindeki alıntıya kesinlikle katılıyorum. insanlar hayata balış açılarını ve kendilerini değiştirdiklerinde hayatında onlara gülümsediğini görecekler konusunda da hem fikirim. ellerine sağlık diyorum. diğer yazılarınıda merakla okuyacağım. sevgiler

Adsız dedi ki...

I see dead people :D

tutsak dedi ki...

selam arzu gerçekten güzel biryazı olmuş günümüzdeki pek çok sahtekar falcının, medyumun gerçek yüzünü anlatıyor.Bu konuda biriki ekleme de ben yapmak isterim. Kur'anda ve diğer kutsal kitaplarda da kehanetin örnekleri vardır bunu hz Yusuf'un
firavunun rüyasını yorumladığı ayetlerde görebiliriz örneğin. Kutsal kitaplar özellikle de kur'an evrenin ya da varlığın yasalarını bizlere anlatırlar.Bunu okuyup anlayabilen Nostaradamus gibi zamanının çok ünlü kahinleri gördüklerini akışı bozmamak için insanlara şifreleyerek yada sırasını karıştırarak sunmuşlardır ki ancak yazdıkları,olaylar gerçekleştikten sonra çözülebilmektedir.Biraz dikkatle incelerseniz kur'an da indirildiği sırayla değil sonradan düzenlendiği sıra ile günümüzde kullanılmaktadır. Anlaşılan tanrı bile akışa müdahele etmemek adına sadece uyarılarla yetinmiş ve zamanı geldiğinde nasılsa herşey anlaşılacaktır ya da hakeden bilgiye ulaşsın diye düşünmüş olabilir. Sadece bir konuda size katılmıyorum bu özel bir yetenek değil bence ve günümüz de pek çok kişi var geleceği görebilen ama bunu kendilerine gelir getirecek bir iş olarak değil birilerini daha eğiterek ileriye taşımak üzere kullanıyorlar.Ve bunu bir marifet olarak ortalığa koymuyorlar.Ayrıca Tanrının halifem diye tanıttığı insan kendini geliştirirse tüm sıfatları kendisinde toplayabilir ve her insan bunu yapma potansiyeline sahiptir.SEVGİ İLE KALIN
not: sufi saja daki (10 sene eşeklik yeter)yazıma yorumunuz için teşekkürler :)