27 Temmuz 2008 Pazar

Ben seviyorsam,Sen bahanesin...


"sana yüklediğim anlamları
senmişsin gibi düşünme
aldanırsın...
sen o anlamlarla
sadece bende varsın
ben seviyorsam
sen bahanesin...”
demiş sevgili Özer Bal...
Sevilen aşkın öznesi mi yoksa nesnesi midir ?
Birinin sahip olduğu aşk olgusu, karşısına yansıtıp içinde yeşerttiği gibidir ve karşısına kim gelirse gelsin, onun aşkı hissedişi yine öyle olacaktır. Evren ve insan bile bir aşk üzerine yaratılmıştır. Bir şeyi aramak, aşkın peşinde koşmak, insanın bu nedenle tohumlarında vardır. Elbette aşkın sadece bir insana duyulması da gerekmez, başka şeylere de aşık olmak mümkün. Yunus Emre Yaratıcıya aşıktır mesela. Tüm arayışları, şiirleri hep bunun üzerine yazılmıştır.Ayrıca aşkın yeşermesi için duyguların karşılıklı olması da gerekmez.
Fakat aşık olunan şey bir insan ise, o zaman aşık olan kişi, bir önceki aşkındaki gibi olmayacaktır artık, karşısındakinin algılayışı kadar olacaktır ancak. Bugün aşık olunan x kişisi ise, bu bittiğinde yeniden aşık olduğu y kişisi olacak ve aşk kendini hep yeniden doğuracaktır. Sertab’ın da dediği gibi “Aslolan aşktır!.”. Aşk insanı içine alır, yoğurur, acıtır, kanatır, sersefil bırakır ama aynı zamanda öyle yoğun ve öyle herkesin kendini yeniden ve yeniden keşfettiği bir duygudur ki, acıtacağını bile bile peşinden koşmamak imkansızdır. Aşk mazeret de dinlemez, nasihat da almaz. Her türlü gerçekliği direkt olarak sıfırlar, sadece kendi gerçeklik düzleminde yaşar. Ta ki kendini sevginin güvenli kollarına bırakana dek...Herşey yolundaysa, ortalık sütlimansa aşk bu ortamda da yaşamaz, onun beslenmesi ancak bir takım imkansızlıklar ve zorluklarla olur. Sanatçılaın yaratım süreçleri de aşkla aynı kaynaklardan beslenir, yetenekler, ilhamlar kaostan beslenir. Bu aslında doğanın kuralı, kaos olmadan teos ortaya çıkamaz. Kaos hem karmaşadır, fırtınadır, aynı zamanda da kendi içerisinde düzenin fırsatlarını ve tohumlarını taşır.

Aşkın cefalı yolları, bu nedenle de “Love Story” gibi sakin şarkılarla anlatılamaz, aşkın doğası serttir, fırtınalıdır, tutkuludur. Mesela benim için Evanescense’ın “Bring me to life” şarkısı ritm ve duygu itibariyle bir aşk şarkısıdır, fırtınalıdır, çığlık atarcasına bir isyanı içerir.

Aşık olan herkes, aslında karşısındakine değil, aşkın kendisine aşıktır ve aşık olmanın yollarını arar sürekli olarak. Bu nedenle de sevilen kişi aşkın öznesi olamaz. Aşkın öznesi direkt aşkın kendisidir.

“Sen o anlamlarda sadece bende varsın“demiş Özer Bal. Gerçekten de, her ilişki kendi içerisinde eşsizdir ve yaratılan birliktelikte, eşlerin birbirine kattığı anlamlar ve algılayışı da eşsizdir, hiçbir zaman bir başkasında aynı anlam yaratılamaz. Çünkü her birey de eşssizdir. Yeni bir aşkta, yeni anlamlar olacaktır. Herkesin kendi karakteri ve aşkı algılayışı, karşısındakinin algılayışı ile beslenerek, aşkın kendini yeniden tanımlamasına yol açar. Her aşk bambaşka bir dünyadır ve seven iki kişinin bu aşkın içine kattıklarıyla, aşk kendi başına bambaşka bir kimlik kazanır. Aşk bir yolculuktur, nasıl yollara düşmek hep aynı tutkuysa, her yol hikayesi yine de farklıdır...

“Ben seviyorsam sen bahanesin...”.

Yazan : Arzu Kaner ( Izinsiz kullanılamaz )

11 yorum:

Adsız dedi ki...

Üf bee! Ne güzel yazdın be Arzucum! Özer Bal'da parçalamış hakkaten. Aşk çok ilginç birşey harbiden, acıdan meydana geliyor ve sevgi de yok oluyor! Sonsuz aşk ise sonsuz acı demek o zaman! Ama aşk acısı kadar da başka bir acı yoktur sanırım. Mesela kabız olunca hiç heyecanlı olmuyor! :)

Şarkılarla ilgili söylediklerinse çok mantıklı ama aşk şarkısı olmasalarda aşk ateşine kömür atan şarkılar slow olanlar be Arzucum. Müthişsin canım.

Arzu dedi ki...

orumcekcım cok tesekkurler cidden :-) yalnız sarkı konusunda sanırım o benım karakterime mahsus sadece, yani sert ve tempolu şarkılarda aşkı algılamak mevzu. Dediğin gibi bazı bomba slow şarkılar da var gerçekten, onları da seviyorum. Ama love story gibi yıvış yıvış olunca nedense aşk gibi fırtınalı şeyler çağrıştırmıyor bana :-)

Adsız dedi ki...

Love story sleep story oluyor orada anlaştık canım! Mesela ben “Bring me to life” şarkısını müzik olarak çok seviyordum, sözleri de öğrenince "Yürü be Evanescense" diyerek nara atmıştım :)

Official Editor dedi ki...

süper yazmışsınnnn arzu.... :) okurken höh oldum :) ii anlamda tabi :)

Arzu dedi ki...

@tnrzclk cok tesekkurler :-)

Rüyacı dedi ki...

Aşk entropiden beslenir. Evrensel itkiden. Her yaşayan form gibi, onun da çift kutbu vardır. süreç boyunca hem mutluluk hem mutsuzluk verir. Dalga dalga coşar yürekler.
Gerisi bahanedir, gerisi bilmem nedir, bana nedir, sana nedir, kime nedir?

Fasulye dedi ki...

insan yalnız kendini sever bence arzucum.. dolayısıyla ben kendimi sevmek istiyorsam karşımdaki ancak bahanemdir.. ama bütün bunlara rağmen ben kendi kendimi hiç üzmezken, karşı tarafın ataklarına maruz kalınca üzülürüm. niye biliyormusun o zaman anlarım ki o ben değilim. ben olsam bana asla böyle yapmazdım. e o halde başlarım başka bir ben aramaya :)

Arzu dedi ki...

Fasulyecim kendini arayarak hata ediyorsun derim :-) Şahsen ben aynı yerde bir tane daha benden olsa asla katlanamazdım :-) Aslında karşındaki insanı kendine benzetmeye çalışmak veya karşılaştırmak da doğru değil. O zaman artık o insan, o olmaktan çıkıp sen haline geliyor, asimile oluyor. Ben sevdiğimi, kendisi olduğu için seviyorum, günahlarıyla-sevaplarıyla. Ve öyle de kalmasını istiyorum.

Fasulye dedi ki...

Yok kesinlikle sana katılıyorum yorumumdaki özne ben olsada ben genel olanı vurgulamak istemiştim aslında. ama yinede kendimi sorguladığımda ama objektif olarak yinede en sevdiklerimin benden parçalarını görmezden gelemediğimi anlıyorum. bana benzemeyen en sevdiklerim de var elbet. onlarda hayata bakışımı yeniliyorlar, öğretiyorlar o yüzden keyif alıyorum. Yoksa ben bene nereye varabilirim ki değil mi? Nasıl büyüyebilirim o zaman.

Adsız dedi ki...

Çok güzel bir yazı ama bir nokta da hatanız var. Aslolan aşk değildir. Nazım Hikmetin dediği gibi "Aslolan yürektir."

Arzu dedi ki...

Sevgili İbrahim, elbette ki ben kendi algılarımı yazdım, herkesin kendine göre algılayışı farklı olabilir. Ama benim demek istediğim şu ki, ortada aşk diye bir tane kavram var. Bu kavramı yaşayan yürekler de sayısız. Yani matematiksel hesapla da baksan, aşk kavramının kendisi zaten tüm yürekleri kapsıyor.