14 Temmuz 2008 Pazartesi

Sanat için Sanat

Sanat insanın vizyonunu, hayata bakış açısını geliştirir; estetik anlayışını oluşturur. Sanattan yoksun herşey mekanize ve insanın işin içine ruhunu katmadığı birşeydir. Evren, dünya, doğa zaten herşey başlıbaşına bir sanat eseridir. aynı zamanda insanın kendisi de ayrı bir sanat eseridir. Dünyayı, doğayı algılayabilmek için, sanatın frekansına uygun bir frekansa sahip olmalıyız ki; biz de tüm bunları anlayabilelim. Bununla birlikte sanat bir kültür de oluşturur. Genelde günlük hayatta beslediğimiz şey kendi bedenimiz ve zevklerimizdir. Oysa ruhumuzu da beslememiz gerekir ki asıl "ben"imiz, ruhumuzdur. Ruh ise ancak sanat ve inançla beslenebilir.

Tanrının kendini ifade yolu evrense, insanın kendini ifade yolu da sanattır. Bu anlamda sanat, ilahi ilhamla birleşince insanla tanrısal planı birleştirir, bir kanal acar. Bu nedenle sanat toplum seviyesine indirgenemez. Kendini indirgemesi gereken sanat değil, kendi mertebesini yükseltmesi gereken toplumdur. Hiçbir bilgi veya sanatın değeri, sadece toplum anlasın diye popülarize edilemez. Bunları anlamak için algı kapılarını açması gereken toplumdur. Bu da toplumun mertebesini yukarıya doğru çeker. Karşı olduğumuz ve istemediğimiz koyun nitelemesinden toplumların sıyrılmasına yardımcı olur. Çıtayı yükseltmek için sanat yol gösterir, toplum da bunu izler. Bilgi olmadan kültür olmaz, bu anlamda kendini geliştirmeyen ve Kemalettin Tuğcu uyarlaması dizilerle beynini uyuşturan toplumun zaten sanata yaklaşması da beklenemez. Bazı insanlar yürekten anlar, gönül gözleri açıktır, bazılarının ise o mertebe icin uğraşmaları gerekir. Sanatta ilahi ışıkla birlikte bir başkaldırı ve ifade biçimi de vardır.

Orhan Pamuk, “Benim Adım Kırmızı” kitabında hattatlardan yani hat sanatçılarından bahseder. Bu sanatçılar önce çırak olarak bir hocaya verilir, tamamen tasavvufi yol izleyen okullarda eğitilir. Yani hem ruhu hem de sanatı aynı yolda paralel ilerler. Bu ustalar asla kendi eserlerinin altına adlarını yazmazlar ve yazanları da cemiyetten dışlarlar. Çünkü sanatı kendine ait görmek büyük ayıptır. Onlar kendilerini sadece ilahi ilhamın bir aracısı olarak görürler. Ayrıca siparişle resim yapmak onlara göre tamamen yanlış birşey olup, yapanları ise yine cemiyette aralarına almazlar. Eski sanatçıların görüşlerinden yapabileceğimiz çıkarım da yine bizi benzer bir noktaya götürmektedir: Tanrısal ilham kişiselleştirilemez.

Yazar : Arzu Kaner ( Izinsiz kullanılamaz )

Hiç yorum yok: