13 Temmuz 2008 Pazar

Kahramanlık İdeali

Kahramanlar bir çok konuda bizlere önderlik etmiş ve doğru yolda fedakarca yaşamlarını ortaya koymuş, tarih boyunca izleri silinmemiş ve bu nedenle ideallerinin ütopya olarak hala yaşadığı insanlardır. Ve çağımızda da bir arketip olarak bize örnek teşkil etmektedirler. Kahramanlar, toplumlarına yardımcı olmak için büyük işler yaparak insanlar için –ölümsüzlük- anlamına gelen ebedi bir üne sahip olmuşlar ve öteki insanlara, kendilerine benzeme fırsatı vermişlerdir. Olağanüstü yeteneklerine rağmen hiçbir zaman kusursuz değildirler. Fakat onların kahramanlık nitelikleri kadar insani zayıflıkları da aynı derecede öğretici özellik taşımaktadır.

Efsanelerle anlatılan bilgilerin ve de öğretilerin yerini, zamanla başka şeyler almış ve şimdi bu yeni fikirlerin kaybetmeye başladığı görülmüştür. Fakat devirler yasasına göre bu normaldir, hem insanların hem de gezegenlerin bir devri vardır ve bu devirler tekrar tekrar yaşanmaktadır. Bilgiler unutulur, düşüşe geçilir ve sonra yeniden hatırlanır ve yükselişe geçilir. Temel manada bunlar yukarıya doğru uzanan büyük spiral döngünün küçük salınımlarıdır. Yani kaçınılmaz ana hedef: “Yukarıya ve ileriye” doğrudur. Yüzüklerin Efendisi filminde belirtildiği gibi zamanla gerçekler unutularak tarih olur; tarihler efsaneye, efsaneler ise mite dönüşür. Yani aslında mitler, bize simgesel ifadelerle gerçekleri aktarmaktadırlar. Şu an yaşanılan içsel çabalar yeni bir şey değildir , eskiden de yaşanmıştır.

Bu çağda yapacağımız kahramanlıklarla belki yıllara meydan okuyamayabiliriz veya anlatılan şeyler bize çok uzak olabilir. Ama biz anlayamayacak kadar küçük olsak bile, anlatılan her şeyin bir anlatılma sebebi vardır. İyilik ve doğruluk adına hepimiz birer küçük savaşçı olabiliriz ve bunu ilk olarak da kendi içimizde başlatmamız gerekir. Çünkü kendini kontrol altına alamamış birinin, kendisi dışında başka şeylerde kontrol sahibi olması imkansızdır. Eski mitoslarda hep kahramanların devlerle, canavarlarlarla savaşlarından veya sevgilisine kavuşmak için aştığı dağlar ve zorluklardan bahsedilir. Aslında bunlar insanın kendini bulma yolundaki çabalarının çeşitli sembolojik anlatımlarıdır. Biz de kendi içimizde bir kahraman gibi çalışarak; onların davranışlarını örnek alarak, kendi içimizdeki saklı şekli ortaya çıkarmalıyız. Bir çok canavarlarla karşılaşacağız, elbette karşımıza sürekli zorluk ve engeller çıkacak ama bunu yenmek ve bu araçları kullanıp kendimizi saflaştırmak için çalışmalıyız. Her zorluk, aynı zamanda kendimizi geliştirmek için bir fırsattır.

Biz bir kez gönüllü ve safça çalışmaya başladığımızda; bunu dışarıya da yansıtmaya başlarız. Kendimizi saflaştırmanın yolu çalışmaktan geçer ve gerçeğe hizmet ettikçe özgür oluruz. Doğruluk ve adalet yolunda, her şeye ve Kali Yuga’ya rağmen atacağımız tüm adımlar birer kahramanlıktır. Kendi içinde küçük kahramanlıklar olsa bile, bu yolda ilerleyenlerin tümünün kanalize olmasıyla ortaya büyük bir enerji çıkar. Hem küçük küçük dünyayı ve çevremizi değiştirmeye; hem de bizden büyük kahramanlıklar yapmaya çalışan fedakar insanların işlerini kolaylaştırmaya ve yollarını açmaya başlarız. Yani Gandhi’nin dediği gibi, dünyada görmek istediğimiz değişimin, once kendisi olmalıyız.

Joseph Campbell, “Kahramanın Sonsuz Yolculuğu” kitabında şöyle der:

“Kahramanın tehlikeli yolculuğu bir keşif değil; yeniden keşiftir. Çünkü aranan ve tehlikeli biçimde elde edilen tanrısal güç, daha en başından beri kahramanın kalbindedir. O, kim olduğunu öğrenen ve böylece olması gereken gücünün uygulamasına geçen kralın oğludur. Kahraman, hepimizin içinde saklı duran, yalnızca bilinmeyi ve yaşama katılmayı bekleyen tanrısal yaratıcı ve kurtarıcının simgesidir.”

Yazar : Arzu Kaner ( Izinsiz kullanılamaz )

Hiç yorum yok: