11 Eylül 2008 Perşembe

Teessüfler Türkiye !

Yıllardır tüm televizyonların gözümüze soka soka savunma aracı haline getirdikleri meşhur "Halk bunu istiyor" masalına değinmek istiyorum bugün.

Kalitesiz, içeriksiz ve çapsız televizyon programları her yanımızı sardı. Her ne kadar son zamanlarda eskiye nazaran kalite biraz daha artmış olsa bile, bu durum genel vaziyetimizi değiştirmiyor. Elbette ki istediğimiz şey sürekli belgesel yayınlanması değil, istediğimiz şey, hangi dalda hazırlanıyorsa hazırlansın, işlerin düzgün içerikle yapılmasıdır.

Birkaç kaliteli dizi dışında bütün diziler ağalı, mafyalı, sosyete hayatı veya Kemalettin Tuğçu tarzından çıkmış duygu sömürüsü içeren yapımlar. Bu trendi ilk bozan ve kaliteli yapımlara insanları alıştıran kanal Cnbc-e oldu. Cnbc-e izlenme rekorları kırmaya başladı. Onu biraz Kanal D izledi, Kanal D de gün geçtikçe kaliteli yapımlara imza atmaya başladı. Demek ki neymiş, halk bunu istemiyormuş. Kaliteli şeyler yapılırsa da izlenme rekorları kırılabiliyormuş.

Cnbc-e duruşunu yıllardır hiç bozmadı. Reklam kuşakları kısa, söylenilen vakitte diziler yayınlanıyor. Üstelik dizi sonuna şöyle bir mesaj da yazıyorlar: "Bu dizinin tekrarı gece 01.00'de. Ama hayatın tekrarı yok...". Herşey İngilizce alt yazılı yayınlanıyor, yani orjinal içeriğe saygılı davranılıyor. Alt yazılar çok iyi çevrilmiş. Diğer yerlerde olduğu gibi dizi veya film isimlerine zoraki "aşk" sözü eklenmemiş. Yayınlanan film kuşakları rating kaygısından uzak ve son derece sanatsal. Gündüzleri ise ekonomi ve piyasalarla alakalı programlar veriliyor sürekli olarak. Ne magazin, ne absürd kadın programı ne de sonu gelmeyen reklam kuşakları işine hiç girmediler.

Kimileri bu Cnbc-e dizilerinin emperyalist güçlerce pompalanan diziler olduğunu düşünebilir. Onlara ise sözüm şu, emperyalist olmayanını yapın da izlesinler ! Bizim kültürümüzü hiç yansıtmayan, sosyete veya ağalıkla ilgili yapımları millete dayadıkça millet ne yapsın? Her yanı uydurma ve senaryo kokan magazin programları nereye kadar? Haberler bile magazin programı haline döndü. "Azzz sonraaaa" mantığını haberlere bile koyarak, adeta haber alma özgürlüğümüzü elimizden alıyorlar. Bir haberi izlemek için, önce defalarca "azzz sonraaa" kısmını izlemeli, defalarca özetini izlemeliyiz. Sonra sabreder de beklersek istediğimiz haberi görebiliriz. Üstelik haberin önem sırasına göre değil, magazin ve rating boyutuna göre haber sıralaması yapılıyor. Bir haber çok sansasyonel ise, defalarca özet geçilip, antin kuntin bazı haberlerin sonuna ekleniyor. O da yetmedi, artık haberin en sonuna bile reklam ekleniyor. Bu durumda en iyisi sadece haber veren, haber kanallarına yönelmek oluyor.

İstemiyoruz, istediğimiz bu değil. Biz, bu değiliz.

En çok üzüldüğüm şey ise, "Halk bunu istiyor" teziyle, bizim halkın genel profilini yansıtmalarıdır. Bizim halkımız bu kadar çapsız mı? Ayrıca, ne verdiniz de ne bekliyorsunuz ki? Bizim halkımızdan birisi kendini geliştiriyorsa, bilin ki, bu ne televizyonun ne de eğitim sisteminin sonucudur. Bu, ekmek kavgasından vakit bulduğu sürece, halkımızın kendi bireysel çabalarıyla olmaktadır. Şimdi bu durumdan kim utansın? "Halk bunu istiyor" sözünden kim utansın?

Teessüfler Türkiye...

Vicdani not: Kendi üzerine düşen sorumluluğu yerine getiren basın mensupları ve basın kuruluşları için, sözüm meclisten dışarıdır.
Ayrıca, televizyon bağımlılığının zararları ve televizyonun hayatımızdan neler götürdüğü herkesce son derece malum olduğundan bu konuya hiç girmedim bile.

4 yorum:

Fasulye dedi ki...

Merhaba Sevgili Arzu
Belirtmiş olduğun konuya ait her satıra katılıyorum emin ol. Ama artık yüreğim kaldırmadığından televizyon izlemeyi bıraktım neredeyse hiç seyretmiyorum seyrettiğim tek şey pazartesi akşamları elveda rumeli onun dışında hiç alakam kalmadı kendisiyle. Gazete okuyorum sadece haberleri öğrenmek için oda magazinsel bir gazete değil. "Tehlikenin farkında" bir gazete. Ama cnbc-e konusunda kesinlikle haklısın bende sürekli takip edebilen biri olsam kesinlikle onu seyrederdim. Belgesel kanallarında da tekrar görmekten bıktığım için artık onlarıda izlemiyorum NG dergisini okuyorum sadece. Aslında inanır mısın TV nin kötüleşmesi sayesinde daha çok okuyorum artık eskisinden :) Bana da böyle bir katkısı oldu...
Sevgiyle Kal

y = f (yuce) dedi ki...

Halk bunu istiyor! Söylemi aslında sistemin kolayına geliyor. Çünkü bu söyleme göre istenen içerik niteliğini hazırlamak çok kolay. Bu tarz programlar yapmak, diziler çekmek, haber bültenleri hazırlamak çok kolay. Yüzeysel oyuncular, sunucular, konuklar bulmak da çok kolay. O zaman adamlar neden uğraşıp CNBC e tarzı nitelikli filmler diziler seçme gayretinde olsunlar ki. İzleyecek olan CNBC e yi izlesin diyorlar. Biz nasılsa onlardan çalacak adam buluruz diyorlar. Ama sorun şu ki bu davranış dizisi kollektif zeka ve birikim düzeyimizi, düşünme hızımızı hızla düşürüyor. Uzun vadede Türkiye saman bir nesille karşı karşıya olacak. Herkes üzerine düşeni yapmalı. Siz yapmışsınız. Böylesine nitelikli yazıların olduğu bir blog açmışsınız, ve nitelikli yazılar yazıyorsunuz. Bizler için yapacak çok sey var...

Adsız dedi ki...

Yazarın tümüyle kendi düşüncelerini içeren yazılar özellikle de böyle objektif değerlendirmeler içeriyorsa keyifli oluyor.
Yazıdaki tüm tespitlere katılmakla birlikte şu şekilde bir ekleme yapabilirim.Ülkede böyle düzeysiz programların hitap ettiği kesim sandığımızdan çok fazla.Yani azınlık-çoğunluk durumu.cnbc-e ve diğer bir iki haber kanalı benim favorim ise TV8 kaliteli yayın yapıyor ama ülkenin yüzde doksanı gecekondu ve köylerde yaşıyor,eğitim seviyesi de düşük olunca evlendirme-yarışma programları ağa-mafya dizileri daha popüler oluyor.

Adsız dedi ki...

yazınızı beğeniyle okudum. sanırım biçoğumuzun düşüncesine tercüman olmuşsunuz.
belirttiğiniz gibi tvdeki bu saçmalıklar aslında insanımızın istediği değil zoraki dayatılan programlardır. koysunlar bakalım discoverydeki belgeselleri akşam saat 9'a, izleniyor mu izlenmiyor mu görelim..
cnbcede yayınlanan programlar gerçekten çok kaliteli ve zamanında amerikada da izlenme rekorları kırmış yapımlar ancak kültürümüze pek uymadığı da bir gerçek.
ayrıca aklıma gelen bir ayrıntı da şu; maalesef espri kalitesinde bile onlardan geride olduğumuzu bu programlarda görüyoruz..