20 Şubat 2012 Pazartesi

İnsanoğlunun Teknolojiyle İmtihanı


Albert Camus: “Makinelerin çalışmasından gurur duyan, insanların düşünmesinden kuşku duyan bireyler haline geldik.”

Son zamanlarda bu konu hakkında çok düşünür hale geldim. Teknoloji Deccal mi?

İnsanoğlu kendi işini kolaylaştırmak için ilk çağlardan beri bir şeyler yaratır ve üretir durumda ve ilk başlarda fayda için yapılan bu işin, artık gereksiz her şey için yapılmaya başlandığı ve insanoğlunun kendi ürettiği şeye esir olduğu kanısındayım. Öyle ki, teknolojinin gelişimi insan gelişimine ters olarak işlemektedir. Elbette teknolojinin faydalarını yadsıyamayız ama, nasıl ki kullanılmayan her şey zamanla yok olduğu için, insanı insan yapan her şey gün geçtikçe bizi yok etmektedir.

Örneklerle ilerleyelim:

Eskiden insanlar sürekli yürüdüğü ve ev işlerini de kendisi yaptığı için egzersize ihtiyaç yoktu ve kilo sorunları yoktu. Şimdi araçlar ve makineler var.

Eskiden hormon-gdo gibi icatlar olmadığından yiyecekler sağlıklıydı, kanser bu gibi hastalıklar bunca yaygın değildi.

Eskiden akıllı telefonlar yoktu, birisi bildirmedikçe kimsenin nerede olduğunu bilinmezdi ve kişisel özgürlük diye bir şey vardı. Telefonlar dinlenemezdi. Büyük şirketler her bilginizi kopyalayıp uydudan her dakika nerede olduğunu göremezdi.

Silah yoktu mertlik vardı. Şimdi her şey paraya bağlı oldu, nükleer ve biyolojik silah sahibi olabilen her ülke, ufacık bir biyolojik silahla bile bir ülkeyi yok edebilir. Dolayısıyla adalet de yok oldu çünkü gerçekten mert-doğru-güçlü olmanın önemi yok. "Money talks, bullshit walks..."

Sanatçı çok kalmadı çünkü öküz sesini bile operacıya çevirebilen programlar var. Albümler de satmıyor çünkü internetten bedava indirilebiliyor.

Tıp ilerledi ama kendi yarattığımız hastalıklar nedeniyle eskiden tıp yetersizken olanlardan daha çok ölüm gerçekleşmektedir.

Teknoloji üretiminin artıkları sayesinde doğayı ve dünyayı tamamen yok ediyoruz.

Bu liste sonsuza dek uzayıp gidebilir ama bana bu yazıyı yazdıran en önemli unsura gelmek istiyorum. O da teknolojinin insan maneviyatına ve yaradılışına ters düşen kısmıdır. Şöyle ki, insanoğlu maalesef önüne hazır lokma olarak verilen hiçbirşeyin kıymetini bilmeyecek ve her zaman daha fazlasını isteyecek, kendi uğraşmadıkça kıymet vermeyecek yaradılıştadır. Nasıl ki başkalarının iç savaş ve ayaklanmalarla elde ettiği özgürlükleri bize Atatürk altın tabakta verdiği için biz kıymetini bilmiyorsak, teknolojinin bize sundukları da öyledir.

Artık hiçbir bilgi için uğraşmak zorunda değiliz, tabiri caizse “bir tık uzağımızda” her şey.  Uğraşmadığımız ve kolay elde ettiğimiz için de elde edilen bilginin ya da hizmetin detayı ne olursa olsun bizim için artık o kadar kıymetli bir şey değil. Bu nedenle de bu kadar sık telefon değiştiriyoruz mesela…

Bu nedenle her şeye verdiğimiz kıymeti kaybediyoruz. 

Sanatı-beden sağlığımızı-özgürlüğümüzü-değerlerimizi-doğayı  tamamen yitirmek üzereyiz. Bu saydığım yitirilmeye yüz tutmuş 5 şey zaten başlıbaşına insanı insan yapan ve hayati önem taşıyan şeylerdir. Tüm bunları yitirdiğimizde zaten tamamen kukla durumuna düşeceğiz ve büyük güçlerin tam da istediği kıvamda koyun sürülerine dönüşeceğiz.

Bütün bu bilgiler ışığında, gerçekten teknoloji insanoğlunun hayrına mıdır?

Yoksa insanoğlunun kendi elleriyle hazırladığı sonu mudur teknoloji ve sanayi?



1 yorum:

Unknown dedi ki...

Teknoloji ve benzeri herşey bildiğin gibi insanoğlunun kolaylığı için geliştirilmesi ve yaşatılması gereken bir olay.
Ancak işleyiş bu şekilde olmuyor maalesef.Çünkü her üreten veya geliştiren kişi öncelikle kimselere zarar vermeyecek veya gelişimini engellemeyecek şekilde düşünmeden üretiyor veya geliştiriyor.
Olmazsa olmazları gelecek olan bedel ve kazançlar her zaman ön planda.Çünkü her konuda Prof,veya benzeri kişilerin mutabık kalarak aynı konularda uzlaştıklarını maalesef şimdiye kadar ben göremedim.İnşallah sizler görme fırsatına sahip olabilirsiniz.
Teşekkür ederim.