Geçtiğimiz
cumartesi günü gösterime girdiğinin 3. günü çok konuşulan Fetih 1453 filmini
izlemeye gittim. Ancak beğenilerin çeşitliliği ve zaten böyle de olmasını
sağlıklı bulduğum için, daha önceden okuduğum veya duyduklarım hakkında
kulaklarımı kapayarak tamamen önyargısız olarak seyrettim.
Fetih
1453, gerçekten üzerinde ciddi emek verilmiş bir film. Faruk Aksoy’u tebrik
ediyorum. Hollywood filmlerini aratmadığını söyleyebilirim. Özellikle Ulubatlı
Hasan rolünü oynayan İbrahim Çelikkol rolün hakkını inanılmaz derecede iyi
vermiş. Cast oldukça iyi seçilmiş. Sultan Mehmet Han rolündeki Devrim Evin’in
de role oturduğunu düşünüyorum. Sadece Era rolündeki Dilek Serbest hem görünüş
hem oyunculuk hem de replikleri açısından filme çok oturmadığını
söyleyebilirim.
Konu
güzel işlenmişti, birçok yerde gerçekten tüylerim diken diken oldu. Yaşadığım
şehrin kıymetini bir daha hatırladım. Dünyada kutsal olan 3 şehir için (
Kudüs-İstanbul-Roma) çok kanlar dökülmüştü ve üzerinde yaşadığım topraklarda
belki hiçbir yerde olmadığı kadar şehit yatıyordu. Film Cennetin Krallığı
filmine de bence bu bakımdan doğal olarak benziyordu. Lağımcıların sahnesi çok
etkileyiciydi.
Filmde
rahatsız edici diğer konu ise, Bizans’ın fazla itici ve kötü gösterilmesiydi ki
bu konu diğer ülkelerde tepki yaratacaktır, herkesin keli kendine mis kokar
mantığı başımızı derde sokabilir. Buna ihtiyacımız olmayan bir medeniyetten
gelmekteyiz.
Gemileri
karadan geçirme konusunun ise bildiğim kadarıyla savaşın kilit noktası olmasına
rağmen çok kısa geçildiğini gördüm, fikir-neden-sonuç daha iyi incelenebilirdi.
Bu
3 eleştirim dışında, filmi çok beğendim ve tekrar tekrar izleyebilirim. Birçok
açıdan eleştiren insanlar var, kimilerini ise hiç anlayamıyorum. Bir örnekle
açıklayayım:
Örneğin ben İskoçya’ya gittiğimde Braveheart William Wallace’ın
gerçek hikayesini anlattı İskoçyalılar. Filmde doğru olmayan birçok şey olduğunu
ama ana hatların doğru olduğunu belirttiler. Mesela bir aşk konusu gerçekte
yokmuş ve diğer bir örnek de Robert The Bruce William’a ihanet etmemiş, tam
tersine hep onunla birlikte savaşmış.
Ama buna rağmen herkes filmi çok seviyor ve eleştirmiyor. Kendi
kendimizi yerden yere vuran egoya sahip olan toplum biziz.
Bir konu film yapıldığında, eğer konu tarihi ise elbette detaylar tarihte tutulmadığından bilinemez ve senaryolaştırılır, bazı öğeler eklenir. Bunlar eklenmezse zaten belgesel olur,film olmaz. Belgesel seyretmeyiz, kitap okumayız, ancak bol bol eleştiririz. “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan” bir ülkeyiz. Bu nedenle de hiçbir başarılı insanın değerini bilmeyiz, hepsini büyük çabalarla ülkeden kaçırırız.
Bir konu film yapıldığında, eğer konu tarihi ise elbette detaylar tarihte tutulmadığından bilinemez ve senaryolaştırılır, bazı öğeler eklenir. Bunlar eklenmezse zaten belgesel olur,film olmaz. Belgesel seyretmeyiz, kitap okumayız, ancak bol bol eleştiririz. “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan” bir ülkeyiz. Bu nedenle de hiçbir başarılı insanın değerini bilmeyiz, hepsini büyük çabalarla ülkeden kaçırırız.
Kardeşim,
adam uğraşmış yapmış filmi. Elbette genel hatlar dışında senaryoda eklemeler
olmuştur, her şey filme dönüştürülürken bu yapılır. E bi zahmet otur da birkaç
satır okuyup gerisini ve doğrusunu kendin keşfediver. Herşey ayağına hazır
gelmesin. Tarihini okuyup öğrenmeye bir vesile olsun bu film, olmaz mı?
Bir
de filmin geçmişte fetihle alakalı yapılan çizgi filmin aynısı olduğunu
söyleyen yarım akıllılar çıktı. Güzel kardeşim, İstanbul’un fethinin konusu
zaten aynı, çizgi filmden farklı olsun diye başka şekilde mi fethettirsin
adamlar?
Yok
efendim başka filmlerden çalıntı sahneler varmış. Bahse konu filmlerin de büyük
fanatiği biri olarak dikkatle baktığım halde çalıntı bir sahne göremedim. Yüzüklerin
Efendisi’nde kale savunma sahnesi vardı. Eee burada da kale savunuyorlar. Kale
savunmada o çağlarda o ekipmanlar kullanılıyor zaten. Ne yapsınlar mancınıkla
adam mı atsınlar kaleden içeriye?
Bir
diğer eleştiri de İstanbul görüntüleri ile ilgiliydi, yok efendim paint’te
yapmış gibi basitmiş. Hayırdır biz başka film mi izledik?
Ey
ahali, film yukarıda bahsettiğim göze batan birkaç nokta dışında süper emek
verilmiş, meşhur olmayan yetenekli insanlara şans tanınarak yapılmış, ülkemizde
ilk defa bu kadar düzgün hazırlanmış bir tarih filmidir. İki dakika efendi
olun, oturup susun ve kıymetini bilin. Eleştirecekseniz de önce bilgi edinin,
yapıcı eleştiriler yapın, insanları yaptığına pişman etmeyin. Hakikaten kaçırırsınız siz yetenekleri bu ülkeden. Sonra da Ayn Rand’ın Atlas Vazgeçti
romanında olduğu gibi, kendi kendinize beceriksizlerle kaldığınız gün ne
yaptığınızı anlarsınız ancak çok geç olur !
1 yorum:
Eline diline sağlık.Çok güzel bir eleştiri ve yorum.
Yorum Gönder