13 Temmuz 2008 Pazar

Sembolizm

Kadim semboller, bir fikri veya gizi içinde barındıran şekilsel ifadelerdir. Sembollerin özellikleri evrensel olmaları, ilahi mesajlar içermeleri, bir konunun başını da sonunu da içinde barındırmaları, zıt anlamları birleştirmeleri, arketipsel değer taşımaları ve sezgi yoluyla anlaşılabilmeleridir. Sembollerin dilini anlamadan, eski yazıtların hiçbirini çözebilmek mümkün değildir.

Sembollerin kullanıldığı ilk yazı dili, Thoth tarafından ortaya çıkarılmıştır. Ondan önce, bir yazı diline ihtiyaç yoktu; çünkü insanlar doğayı okumayı biliyorlardı. Bu özellik ortadan kalkmaya başladıkça bir yazı diline ihtiyaç duyuldu. Bu nedenle ideogramlardan oluşan hiyeroglifler kullanılmaya başladı. Bu dil, sadece aşkın olanı ifade etmek için rahiplerce kullanılan bir dildi, günlük hayatta kullanılmıyordu. Devlet yazışmaları için demotik, günlük hayat içinde kopt denilen ve hiyerogliflerin çok basitleştirilmesiyle oluşturulan ideografik ifadeler mevcuttu.
Her millete ait dinsel ve ezoterik kavramlar, kelimelerle ifade edilmeyip, sembolik ifadeyle anlatılmışlardır. Çünkü kelimeler bozulabilir, anlamları dejenere olabilir ve bir fikri saklayamazlar. Ayrıca söze dökülen kelimelerin zaten inanılmazlıkları ve güvenilmezlikleri nedeniyle büyük bir unutulma potansiyeli vardır. Bununla beraber, seslerin havada yaratacağı titreşimler; o olayla ilgili enerjilerin tekrar çağrılmasına ve canlanmasına neden olabilir. Bu nedenle tarihi ve dini olaylar öğrencilerce söze dökülmezdi. Tüm arkaik okulların öğrencileri, kendilerine verilen sırları ve gizli öğretileri sembollerle öğrenmişlerdir. Bu bilgiler zamanında alınmadıkça yarar yerine zarar getirebilir ve tehlikelidir.

Tarih boyunca sembollerin en büyük işlevi, gizli bilgilerin korunması olmuştur. Onlar sırların bekçileridir. Eski öğretiler semboller sayesinde bozulmadan kalmış ve ileriye doğru uzanmışlardır. Ayrıca zaman, mekan, kültür farkına dayanmışlar ve kendilerini anlayabilecek kişileri beklemişlerdir. Bu sembollerin birçoğu sıradan gözler için birşey ifade etmezler ve onlarca görülmeye uygun değillerdir.

Bizim yapmamız gereken; sembolleri anlamaya çalışmak ve bunda akıl yürütmenin yanısıra bilgi, zeka ve sezgimizi kullanmaktır. Sembolün içindeki fikre ulaşmaya ve onu özümsemeye çalışmalıyız. Şu an verdiğimiz savaş, daha önce de verildi ve bunlar da sembollerle bizlere aktarıldı. Sembolü anladığımızı sandığımız bir anda, öğrendiğimiz başka bir bilgiyle birlikte , sembol bize yeni anlamının kapılarını açabilir. Çünkü bir sembol, bizim bilgi dağarcığımız kadar zihnimizde yerini ve değerini alır. Bütünü görmeye başladıkça ve içsel olarak derinleştikçe; sembolün vermekte olduğu fikrin özüne ve aşkın amacına daha da yaklaşırız.

Yazar : Arzu Kaner ( Izinsiz kullanılamaz )

Hiç yorum yok: